Yazar
F. İlker ÜNSEVER
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi,
TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı,
Ünsever Hukuk Kurucusu
Turizm ve meslek ilişkisi “turizm eğitimi” almış kişilerin turizm sektörü içindeki gelecekleri için çok önemlidir. Ancak en az onlar kadar turizm sektörünün kendi geleceği için de turizm sektöründe çalışanların turizm eğitimi almış çalışanlardan olması önem taşır.
Mevzuatımız açısından turizm tesisi denilince akla hemen hemen sadece fiziki koşullar gelmektedir. Personele ilişkin düzenlemeler soyut, yetersiz, niteliksizdir. “Konusunda eğitim almış personel”, “sertifikalı personel” ya da “deneyimli personel” gibi ifadelerle neyin kastedildiği, “eğitim” ifadesi ile hangi düzey eğitimden söz edildiği anlaşılamamaktadır. Turizm eğitimi almış personel gerekliliğini geçtik, tesislerin “sorumlu müdürü” olarak nitelenecek kişi hususu dahi düzenlenmemiştir. Bu, bir turizm tesisinde kahvehane açmak için gerekli koşulların dahi aranmadığı sonucunu vermektedir. Eğer turizm alanında eğitimli personelin önemi yok ise bunca turizm işletmeciliği eğitimi veren meslek yüksek okulu, fakülteye ne gerek vardır? Eğer “nasıl olsa işverenler eğitimli personel çalıştırır” deniyorsa neden “nasıl olsa yatırımcı yeterli tuvalet yapar” denilmemekte, bu husus ayrıntıları ile düzenlenmektedir?
Turizm, “alaylı” dönemini tamamlamış, “okullu” dönemine geçmiştir. Kaliteyi binaların niteliği değil çalışan personelin niteliği oluşturur. Turizm yatırımı bina projesi kadar insan kaynağı projesidir. Mevzuatın buna göre şekillenmesi zamanı gelmiş de geçmiştir.